%30 İNDİRİMYENİ₺100,00 Orijinal fiyat: ₺100,00.₺70,00Şu andaki fiyat: ₺70,00.
Varoluşçuluk ve Bulantı
Varoluşçuluk ve Bulantı
Varoluşçuluk, ortak kavramlara dayanan ama farklı içeriklerle yapılan felsefelerin ortak adıdır. Bu yüzden tek bir varoluşçuluk yoktur; varoluşçu felsefeler vardır. Varoluşçu felsefeler, entelektualist ve sistematik felsefelere karşıt olarak özneyi ön plana çıkaran daha doğrusu öznenin durumsal belirlenimlerini çıkış noktası yapan felsefelerdir. Bizim eserimizde incelediğimiz Sartre felsefesi, sözü edilen bu varoluşçu felsefelerden biridir. Sartre, somut insan varlığından hareket ederek vital bir felsefe ortaya koyar. İnsanın özgürlüğe yazgılı olduğunu iddia ederken, üstlenmesi gereken sorumluluğun ağırlığına vurgu yapar. Ona göre özgürlükle gelen yükümlülükleri kabullenmeyen insan, otantik yaşamdan uzaklaşır. Yığının bir parçası olarak yapışkan bir niteliğe bürünmüş halde sahte bir hayat sürer. Bu kabulle hareket eden Sartre’a göre birey olmanın yolu kendi varoluşunu gerçekleştirmekten geçer. Ona göre yeryüzündeki insan, atılmışlığını, terk edilmişliğini idrak ederek olumsallığıyla yüzleşir. Böylelikle varoluşun saçmalığının farkına vararak bulantıyı tecrübe eder. Varoluşunu gerçekleştirme yolundaki insanın kaçınılmaz bir şekilde tecrübe ettiği bulantı, insanın fazladanlığının keşfiyle ortaya çıkar. Bulantı duyan insan, bu duyguyla yaşamayı kabullenmekle kalmayıp eyleme geçmek zorundadır. Sartre’da bulantı, özgürlüğünün ağırlığını yüklenen insanın duyduğu bunaltıdan oldukça farklı bir duygu durumudur. Sonuç olarak denilebilir ki; Sartre felsefesi, bedeniyle kendinde varlık iken, bilinciyle kendisi için varlık olarak yeryüzünde bulantı içinde ötekiyle yaşayan ama bununla birlikte özgürlüğünün sorumluluğunu üstlenerek varoluşunu gerçekleştirme potansiyelini kendinde barındıran somut insanı ele alan bir felsefedir.
Anahtar Kelimeler: Varoluşçuluk; Kendinde Varlık; Kendisi İçin Varlık;Başkası İçin Varlık; Bulantı; Bunaltı
İÇ SAYFALAR
Existentialism and Nousea
Existentialism is the common name for philosophies based on common concepts but with different contents. Therefore, there is no single existentialism; there are existential philosophies. Exis- tential philosophies, in contrast to intellectualist and systematic philosophies, are philosophies that foreground the concrete sub- ject. The philosophy of Sartre that we examine in our work is one of these existential philosophies. By acting on concrete hu- man existence, Sartre presents a vital philosophy. When he claims that freedom is human’s destiny, at the same time, he un- derlines that the responsibilities taking on is heavy. According to him, a person who does not accept the responsibilities that come with freedom moves away from authentic life. He lives a lie stickily as a part of the mass. According to Sartre acting on this agreement, the way of being an individual is to realize himself. Accordingly, the human on earth faces contingency by compre- hending his desolation, dereliction. Thus, he experiences nausea by realizing the absurdity of existence. The nausea being experi- enced by the human on the way of performing own existence comes up with the exploration of human redundancy. Not only that the human feeling nausea accepts to live with this feeling but also he have to start to move. Sartre’s nausea, being feeled by human incuring the responsibility of freedom.
Keywords: Existentialism; Being-In-Itself; Being-For-Itself; Being- For-Others; Anxiety, Nousea