Atların Korkunç nal seslerini duyduğunda sofraya oturmak üzereydiler. Safiye, elindeki testiyi fırlatmış ve yavrularını iki kolu arasına sıkıştırmıştı. Tıpkı bir anne kuş gibi ve yüreği yerinden kopacakmış gibi çarparak. Gözleri akşamın alaca karanlığında korkuyla böyümüş, yüzü sapsarı kesilmiş.
Büyük oğlu Cerrah ve küçük oğlu Cüneyd, hiç beklemedikleri bu telaşın şaşkınlığı içinde, ovayı bir sel gibi aşıp üzerlerine gelen atlara bakmakta.
Atların nal sesleri ve binicilerin anlaşılmaz naraları yankılanırken Huzeyfe, bütün mutluluğunun bir daha geri dönmemek üzere kaybolacağını anlayıp telaşa kapıldı.